Sabahattin Ali Seti (9 kitap takım)
9 kitap bir arada, özel kutusunda!
1- Kuyucaklı Yusuf (296 sayfa)
2- Kürk Mantolu Madonna (216 sayfa)
3- İçimizdeki Şeytan (336 sayfa)
4- Değirmen (192 sayfa)
5- Dağlar ve Rüzgâr (88 sayfa)
6- Esirler (112 sayfa)
7- Yeni Dünya (192 sayfa)
8- Kağnı / Ses (224 sayfa)
9- Sırça Köşk (208 sayfa)
Eserlerin orijinalliğine müdahale edilmemiş; noktalama işaretleri, yazım kuralları ve kelimelerin söyleniş biçimleri günümüz Türkçesine göre düzenlenmiştir.
Özellikle genç okurların eseri daha rahat okuyabilmeleri açısından eski sözcüklerin açıklamaları dipnot olarak verilmiştir. Kelimelerin bugünkü karşılığı için “Misalli Büyük Türkçe Sözlük”ten (Kubbealtı Yayınları) yararlanılmıştır.
Kuyucaklı Yusuf
“Muhakeme uzun sürmedi. Zaten Şakir tevkifinin haftasında müstantik tarafından serbest bırakılmıştı. Bu bir haftanın da ancak gündüzlerini, onu da müdür odasında oturup cigara içmek ve nizamiye kapısının yanındaki küçük bahçede aşağı yukarı dolaşmak suretiyle, hapishanede geçirdi. Geceleri evine bırakılıyordu. Güya gizli olarak yapılan bu müsaadeyi Kaymakam, Müddeiumumi ve Ceza Reisi’ne kadar herkes biliyor ve bir şey demiyordu. Çünkü başka türlü olmasına imkân yoktu. Bu böyle gelmiş böyle gidiyor ve kasabanın başında bulunanların aklı bile, hürriyete ve onun getirdiği birkaç müsavat fikrine rağmen, Hilmi Bey’in oğlunun sahiden hapsedilebileceğini kabul etmiyordu. Hapishane ancak serseriler, köylüler ve aşağı tabakadan insanlar içindi; bir Hilmi Bey’in oğlu, adam öldürse bile, onlarla bir tutulamazdı.”
“Kuyucaklı Yusuf”un yayınevimiz tarafından yayımlanan bu baskısında, eserin 1943 yılında Akba Kitabevi tarafından yapılan baskısı temel alınmıştır.Kürk Mantolu Madonna
“Soyunurken ceketimin cebinden yere bir gazete düştü. Kaldırıp masanın üzerine korken birdenbire yüreğim atmaya başladı. Bu, sabahleyin aldığım ve bir kahvede oturup okurken sergi hakkındaki makaleyi gördüğüm gazeteydi. Bu yazıda o tablo ile ressamı hakkında neler bulunduğunu öğrenmek için sahifeleri yırtarcasına açtım. Benim gibi yavaş ve heyecansız bir adamın bu kadar telaşına kendim de hayret ediyordum. Yazıyı baştan itibaren şöyle bir süzdüm. Ortalara doğru gözlerim, katalogda gördüğüm kelimelerin üzerinde mıhlanıp kaldı: Maria Puder...”
“Kürk Mantolu Madonna”nın yayınevimiz tarafından yayımlanan bu baskısında, eserin 1943 yılında Remzi Kitabevi tarafından yapılan ilk baskısı temel alınmıştır.İçimizdeki Şeytan
“Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var...”
“İçimizdeki Şeytan”ın yayınevimiz tarafından yayımlanan bu baskısında, eserin 1940 yılında Remzi Kitabevi tarafından yapılan baskısı temel alınmıştır.Değirmen
“Siz sevemezsiniz adaşım, siz, şehirde yaşayanlar ve köyde yaşayanlar; siz, birisine itaat eden ve birisine emredenler; siz, birisinden korkan ve birisini tehdit edenler... Siz sevemezsiniz. Sevmeyi yalnız bizler biliriz... Bizler: Batı rüzgârı kadar serbest dolaşan ve kendimizden başka Allah tanımayan biz Çingeneler.
Dinle adaşım, sana bir Çingene’nin aşkını anlatayım...”
Dağlar ve Rüzgâr
Başım dağ, saçlarım kardır,
Deli rüzgârlarım vardır,
Ovalar bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır.
…
Bir gün kadrim bilinirse,
İsmim ağza alınırsa,
Yerim soran bulunursa:
Benim meskenim dağlardır.
Esirler
“Arkadaşlar, vaktimiz az, yapacağımız işler çok mühimdir. Bir ölünün önünde esirlere hayat verebilmek çarelerini arayacağız. Halkın bu esarete daha fazla tahammül edemeyeceği muhakkaktır. Hatta hürriyeti okları, yayları ve beygirleri kadar benimsemiş olanların buna şimdiye kadar nasıl katlanmış olduklarına şaşıyorum. Teşekkür edelim bu ölüye ki bir millete yaşamadığını, fakat yaşaması lazım geldiğini anlattı. Atlarını geniş sahralara sürdükleri zaman karşılarında ufuktan başka bir şey görmeyen ve yalnız rüzgârın mukavemetine uğrayan Türkler, her attıkları adımın bir Çinli maniasına çarpmasına nasıl sabredebilirler? Bozkırların hür ve yırtıcı kartalı, şişman göbekleri yumurta ve etiyle besleyen bir tavuk olmaya daha ne kadar tahammül edecek?”
“Esirler”in yayınevimiz tarafından yayımlanan bu baskısında, eserin 1936 yılında Varlık dergisinde tefrika edilen hali (sayı 70-76) temel alınmıştır.Yeni Dünya
“Herkes yerine yerleştiği, önden giden arabalar da epey uzaklaştığı için ölüyü koyacak yer bulmak bir hayli zor oldu. Hüseyin, içinde onla on beş yaş arasında yedi çocuk bulunan bir arabayı güç halle geri çevirdi. Yeni Dünya’yı, gelin evinden getirtilen eski bir kilime sarıp arabanın bir kenarına uzattılar. Arabacı atları sürdü, öndekilere yetişti. Kafile tekrar yoluna koyuldu.”
“Yeni Dünya”nın yayınevimiz tarafından yayımlanan bu baskısında, eserin 1943 yılında Remzi Kitabevi tarafından yapılan baskısı temel alınmıştır.Kağnı / Ses
“Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var...”
“Kağnı-Ses”in yayınevimiz tarafından yayımlanan bu baskısında, eserin 1943 yılında Akba Kitabevi tarafından yapılan baskısı temel alınmıştır.Sırça Köşk
“Halk sırça köşkün enkazını çabuk temizlemiş, dünyada onsuz da yaşanabileceğini anlayarak eski hayatına dönmüş, işini yine arasından seçtiği adamlara gördürmüş, ama sırça köşkün kötü hatırasını uzun zaman zihninden çıkaramamış.
İhtiyarlar çocuklarına ondan bahsederlerken, şu nasihatı vermeyi unutmazlarmış:
‘Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız.
Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın.
En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter.’”
“Sırça Köşk”ün yayınevimiz tarafından yayımlanan bu baskısında, eserin 1947 yılında Remzi Kitabevi tarafından yapılan baskısı temel alınmıştır.Değirmen
BİRİNCİ KISIM
Değirmen
Kurtarılamayan Şaheser
Kırlangıçlar
Viyolonsel
Birdenbire Sönen Kandilin Hikâyesi
İKİNCİ KISIM
Bir Delikanlının Hikâyesi
Bir Gemici Hikâyesi
Bir Orman Hikâyesi
Kazlar
Bir Firar
Kanal
Candarma Bekir
Sarhoş
ÜÇÜNCÜ KISIM
Bir Cinayetin Sebebi
Bir Siyah Fanila İçin
Komik-i Şehir
Dağlar ve Rüzgâr
Dağlar
Servi
İstek
Melânkoli
Günümüz
Hapishane Şarkısı (I)
Hapishane Şarkısı (II)
Hapishane Şarkısı (III)
Hapishane Şarkısı (IV)
Hapishane Şarkısı (V)
Gurbet Hapishanesi
Kızkaçıran
Mayıs
Hey
Yetmez mi?
Ayırdılar
Kıyamadığım
Unutamadım
Ağlayı Ağlayı
Kara Yazı
Uzakta
Eskisi Gibi
Bir Doğum Günü İçin
Çocuklar Gibi
Koşma
Son Mektup
Rüzgâr
Öyle Günler Gördüm ki...
Sözlük
Yeni Dünya
Asfalt Yol
Hanende Melek
Çaydanlık
Ayran
Isıtmak İçin
Uyku
Selam
Bir Mesleğin Başlangıcı
Bir Konferans
Yeni Dünya
İki Kadın
Sulfata
Hasanboğuldu
Kağnı ve Ses
KAĞNI
Kağnı
Kamyon
Kafa Kâğıdı
Gramofon Avrat
Arap Hayri
Bir Şaka
Duvar
Pazarcı
Apartman
Arabalar Beş Kuruşa
Fikir Arkadaşı
Düşman
Bir Skandal
SES
Ses
Köpek
Sıcak Su
Mehtaplı Bir Gece
Köstence Güzellik Kraliçesi
Sırça Köşk
HİKÂYELER
Portakal
Beyaz Bir Gemi
Katil Osman
Böbrek
Cıgara
Millet Yutmuyor
Bahtiyar Köpek
Dekolman
Hakkımızı Yedirmeyiz!
Çirkince
Kurtla Kuzu
MASALLAR
Bir Aşk Masalı
Devlerin Ölümü
Koyun Masalı
Sırça Köşk